Gündem

Afet ve krizlere dirençli, sürdürülebilir kentler için rapor

İSTANBUL (İGFA) – Akdeniz Çanağı içerisinde bulunan ülkelerden biri olan Türkiye, iklim değişikliği karşısındaki kırılganlığı dolayısıyla her yıl çok sayıda afetin yanı sıra; Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunması, karmaşık jeolojik yapısı ve jeodinamik konumu ile çok sayıda depreme de maruz kalıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği (DMYD) ortaklığıyla hazırlanan “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” başlıklı rapor ise, afetler karşısında direnç geliştirebilmenin en önemli gereklerinden birinin yaşam ve üretim alanlarında kullanılan yapıların niteliği olduğunu vurguluyor.

Gaziantep ve çevresini kapsayan geniş saha araştırması sonrasında hazırlanan raporda, çeşitli doğal yapı malzemeleri kullanım alanları uygulama biçimleriyle birlikte tanıtılıyor ve başta karbon ayak izi olmak üzere çevresel performans yönünden değerlendiriliyor. DMYD Yönetim Kurulu Başkanı Merve Titiz Akman, özellikle 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra ayakta kalmış olan örneklerin incelendiği raporun amacını “Gaziantep başta olmak üzere afet riskiyle karşı karşıya bulunan yaşam alanlarının sürdürülebilir biçimde yeniden yapılandırılması sürecinde, doğal yapı uygulamalarının artması ve doğal yapı malzeme üretiminin yaygınlaşması için rehberlik etmek” sözleriyle özetledi.

AFAD verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’de 21 binin üzerinde deprem kaydedildi. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremleri sonrası, dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından yapılan açıklamada, incelenen 1 milyon 728 bin binanın içinden 227 bin 27’sinin acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespitine yer verildi. Öte yandan Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayınlanan değerlendirme raporunda söz konusu binaların büyük çoğunluğunun ortak noktasının niteliksiz malzeme kullanımı, teknik yetersizlikler ve/veya zemin tipi olduğu ortaya konmuş durumda.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İklim Ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, “Hepimizi derinden sarsan depremlerin ardından bir kez daha en acı şekilde anlamış olduk ki yaşamımızı doğanın yasalarını inkar ederek sürdüremeyiz. Birçok yerleşim bölgesinin yerle bir olduğu yıkıcı 2023 depremlerinde hayatını kaybeden binlerce insanın yanı sıra 2.273.551 kişi doğrudan barınma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Yeniden inşa sürecinde sadece bina inşa etmek değil, aynı zamanda sürdürülebilir sistemleri ile yaşanılabilir şehirler kurmak zorundayız. Bu bağlamda deprem ve afetlere dirençli bir gelecek için Yeşil İyileşme prensiplerini tüm yönleriyle ele aldık. “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” raporu da yapılı çevreyi daha doğa dostu ve dirençli planlayarak tasarlamanın ne kadar yaşamsal bir gereklilik olduğunu ortaya koyuyor” dedi.